Fususul Hikem'in Sırları
Lokman
İhsanın ve diğer sıfatların temelde üç mertebesi vardır: İlk, orta ve yüce. Lokman kelimesine ait hikmetin ihsan sıfatına bitişmesinin sırrı, ihsanın ilk mertebesinin hükümleri ile hikmet hükümleri arasında birlik ve ortaklık olmasına dayanır. Nitekim, ihsanın ilk mertebesinin hükmü ve gereği, gereken bir şeyi, gerektiği gibi yapmak iken; hikmetin gereği de, bir şeyi en uygun şekilde yerli yerine koymak üzere nefse sahip olunmasıdır.
Nefsini Allah’ın rızasına aykırı tasarruflardan, yararsız söz ve görüşlerden, bozuk düşüncelerden/tavsiyelerden/nasihatlerden ve bilinen/öğrenilen alışkanlıklardan koruyabilen, ihsanın birinci mertebesinin hükümlerine dahil olur.
İhsanın orta mertebesi ise Resulullah’ın (Salat ve Selam üzerine olsun) şu sözünde cevaplanmıştır: “İhsan, Allah’ı görüyormuş gibi ibadet etmendir.” Yani Hakk’ı, şahsi görüşlere, tevillere, kıyaslara yönelmeden ve sıfatlarda ortaklık bulunduğu vehmine sapmadan, indirdiği kitaplarda ve gönderdiği peygamberlerin ifadelerinde Kendisini nitelediği şekilde bilmektir.
İhsanın son ve yüce mertebesi ise “görür gibi” olmaksızın müşahededir. Bu mertebeye Kuran’da şöyle işaret edilmektedir: “İhsan sahibi olarak kendisini bütünüyle Allah’a teslim eden kimse, gerçekten de sağlam bir kulba yapışmıştır. Bütün işlerin sonu Allah’a varır.”(Lokman, 22) Nitekim Allah ehlinin büyüklerinden biri de şöyle demiştir: “Görmediğim Rabb’e ibadet etmem.” Resulullah ise bu duruma şöyle dikkat çekmiştir: “Namaz nurdur… Gözümün nuru namazdadır.” Bu yüzden o, namaz sırasında -önünü gördüğü gibi- arkasını da görürdü.